1994 yılı yapımı "Güneş Yanığı" adlı filmin devamı niteliğinde olan film, 2 ayrı bölüm olarak çekilmiştir. Bu ilk bölümün adı "The Exodus" (Çıkış)'tır. İdam cezasından ve Stalin'nin tasfiyesinden mucize eseri kurtulan Rus Subayı Kotov, şimdi de cephede ön saflarda savaşmaktadır. Kızı Nadia ise hemşire olarak, başkalarının hayatını kurtarmak için kendi hayatını riske atmaktadır. Savaşın parçaladığı ulus ve hatta eski düşmanlar bile vatanlarını savunmak için birlikte savaşmaktadırlar. İnsanlar zafere ulaşmak için birleşirler.

1994 yılı yapımı "Güneş Yanığı" adlı filmin devamı niteliğinde olan film, 2 ayrı bölüm olarak çekilmiştir. Bu ikinci bölümün adı ise "The Citadel" (Kale)'dir. Yönetmen Mikhalkov’un üçlemesinin bu son bölümünde, İkinci Dünya Savaşı sırasında ihanete uğrayıp, esir kampında vatan hainliği iddiasıyla idam edilmekten kurtulan Albay Kotov, savaşın bitmesiyle eve döner. Ne var ki, hiçbir şey eskisi gibi değildir. Kotov, bu kez de ismi, onuru ve aşkı için savaşmak zorundadır.

1936 yılının Rusya'sında Bolşevik İhtilali kahramanlarından Sergei Kotov, günün Stalin zorbalığına gözlerini kapamış, güzel eşi Marusia ve kızı Nadia ile huzur dolu bir yaz geçirmektedir. Bu huzur karısının eski sevgilisi Dimitri'nin ziyaretiyle son bulur. Kotov, Dimitri'den şüphelenir ve evliliğinin bozulacağını düşünür. Ama bilmez ki Dimitri Stalin hükümeti polisine çalışan bir adamdır ve Kotov için daha farklı planları vardır.

Yıl 1905... Bir kadın, Amerika'nın ünlü askeri akademisi West Point'teki oğluna mektup yazmaktadır. Öyküsünü anlatırken uzun yıllar sır olarak sakladığı doğumu ile ilgili gizli gerçeği de ona açıklar * 1885'te genç Amerikalı Jane Callahan, Rusya'ya seyahate gitmektedir. Şık, ihtiraslı bir delikanlı olan Andrey Tolstoy'la da bu yolculuk sırasında tanışır. Askeri öğrenci, bu güzel ve alışılmadık yabancıya delicesine aşık olur * Yakışıklı askeri öğrenci Tolstoy'la yeniden karşılaşmak umuduyla Askeri Akademi'ye giden Jane, orada General Radlov'la tanışır. Jane, kısa sürede Radlov'un aklını başından alır. Jane ile evlenmeye karar veren Radlov, tesadüfen yolda karşılaştığı Tolstoy'dan McCracken'a giderken kendisiyle gelmesini ve ona yapacağı evlilik teklifini okumasını ister

Boris Akunin'in "Priklucheniya Erasta Petrovicha Fandorina" isimli roman serisinden uyarlanan üçüncü film. St. Petersburg'dan Moskova'ya gitmekte olan bir trende general Kharpov öldürülmüştür ve katil Fandorin gibi davrandığı için Erast Petrovich'ten başka şüpheli yoktur.

Rusya’nın bir şehrine iniş yapan dünya dışı işgalci bir gemi, insanlığın kendi varoluşunu sorgulamalarına sebep olur. Uzaylıların dünyayı terk etmesi gerektiğini düşünen insanlar ise bunun için mücadele vermek ister…

Yıl 1829 , Kahramanımız Gogol kitap yazan ve nöbetler geçiren biridir. Müfettiş Guro bu nöbetleri suçluları bulmak için kullanabileceğini fark eder ve Dikanka adındaki bir köyde gerçekleşen tuhaf ve şaşırtıcı bir davayı çözmek için Gogol’u kullanmayı akıl eder.

Dünya yüzeyine uzaydan yabancı bir cismin düşmesi sonucu insanlık tarihi “önce” ve “sonra” diye ikiye bölünmüştür ve üzerinden 3 yıl geçmiştir. Moskova Chertanov'da yaşayan ve sıradan bir kız olan Yulya Lebedeva(Irina Starshenbaum) laboratuvarda kobay olarak tavşan rolünü üstlenmeye zorlanır çünkü uzaylılar ile temas eden tek kişidir ve bilim insanları insan ırkını daha da güçlendirmek istemektedir. Bilim adamları ve ordu, Yulya'nın içinde büyüyen, artmakta olan insanüstü güçlerin doğasını çözmek için duygularını, hislerini ve düşüncelerini atomlara ayırmaya başlar ve işler düşündüklerinden daha da korkutucu bir hal alır.

12 cinayet, korkan köylüler ve gizemli bir Atlı. Gogol öldükten sonra Binh bunu fırsat bilir ve onu bu cinayetlerden ve Kazakların ölümlerinden sorumlu tutar. Bu sırada Vakula üzüntüden dostu Gogol'un cesedine otopsi yapamamaktadır ve bu yüzden de onu bu şekilde gömmeye karar verirler. Ancak tam da cenaze sırasında inanılmaz bir şey olur ve küçük Vasilina'nın Gogol ölmedi lafları boşa çıkmaz ve Gogol gömülmek üzereyken canlanır. Fakat canlandıktan kısa bir süre sonra Binh tarafından cinayetlerdeki baş şüpheli olarak tutuklanır ve hücreye atılır. Bunun üzerine galeyana gelen ve korkan halk Gogol'ı bir gulyabani ve bir katil olarak görür ve linç etmek isterler, bu sırada hiç beklenmedik bir olay korku dolu bir maceranın başlamasına neden olur!