Iki arkadaş büyük bir yanlış anlamadan sonra yapamayacakları her şeyi yaşamaya karar verir.

Sert mizaçlı bir gizli operasyon ajanı, bir suç şebekesine sızıp da hiç beklenmedik bir şekilde patronun oğluyla yakınlık kurunca ahlaki değerleri bir sınavdan geçer.

Charlotte, ıssız bir kasabada yolda giderken Max adında bir otostopçuyu arabasına alır. Bir süre sonra yemek için bir restaurantta dururlar, Max lavoboya gider; ancak geri gelmez. Charlotte uzunca bir süre Max’i aradıktan sonra yola devam etmeye karar verir ve restauranttan ayrılır. Max’e ne olduğunu çok merak eden Charlotte restauranta geri döner ve Max’in annesi olduğu ortaya çıkan ve kana susamış çocuklarını beslemek için kurban arayan La Spack adındaki barmen tarafından kaçırılır.

90’lı yılların başında üç arkadaş mezuniyetlerini Paris yer altı mezarlarını ziyaret ederek kutlamaya karar verir. Efsanevi 717 Bunker'ı keşfettiklerinde, Nazi askerlerinin arkalarında bıraktıkları tek şeyin bu olmadığını anlarlar. Dünya dışı bir varlık onları avlamaya başladığında, yeraltının derinliklerinde mahsur kalan grubun çok geç olmadan dışarı çıkması gerekir.

Bir rock grubunda çalan George, Max ve Ricky'nin en büyük hayali ünlü birer müzik yıldızı olmaktır. Fakat yeterince paraları olmadığı için bir akli dengesi yerinde olmayan suçluların tutulduğu bir rehabilitasyon merkezinde aşçı olarak çalışmaya başlarlar. Fakat bir gece büyük bir fırtına kopar ve merkezdeki elektrikler kesilir. Güvenlik sistemi çalışmaz hale gelir ve tımarhanede kalan, suç potansiyeli yüksek hastaların hepsi biranda serbest kalır. Üçlü şimdi hayatta kalma mücadelesi verir... Yönetmenliğini Alexandre Courtès'in üstlendiği filmin senaryosu S. Craig Zahler'a ait. Oyuncu kadrosundaysa Rupert Evans, Dave Legeno ve Kenny Doughty isimleri yer alırken, Amerika, Fransa ve Belçika ortak yapımı filmin gerilim dolu müzikleri Christophe Chassol'a ait...

Bir soyguncu çetesi Paris'te kargaşa çıkarıp polisi küçük düşürünce İç İşleri Bakanlığı soruşturmanın başına taze kan getirmek ister. Alia, çabuk öfkelenen ve fevri bir Marsilyalıdır, Hugo ise kuralcı ve titiz bir Parislidir. Kısacası birbirlerinden nefret etmeleri için tüm şartlar mevcuttur. Öyle ya da böyle, zorlama bir iş birliği doğar. Belki de başka şeyler yeşerecektir, kim bilir?

İş gezisinden evine dönen Louise , yaşadığı sokakta bir cinayet işlendiğini öğrenir. Gecenin karanlığında hunharca katledilmiş bir kadın vardır ortada fakat suç mahalinde hiçbir tanık yoktur. Herkes cnayetin uyudukları bir sırada işlendiğini iddia etmektedir. Pierre, Louise’in kocası da o anda evde değil işyerindedir. Louise bir müddet sonra aslında bu cinayetin 38 şahiti olduğunu ve bunlardan brinin de kocası Pierre olduğunu öğrenir. “Bu kadın nasıl öldü” romanından uyarlanan bu filmde şahitlerin vicdanlarının sorularına verdikleri cevapları izlerken kendi vicdanınınla da başbaşa bırakıyor seyirciyi...

Duval işssiz bir şekilde hayatına devam ederken, bir gün kendisiyle gizemli bir insan iletişime geçer. Bu gizeml insan, onu yönlendirerek bazı özel çağrıları dinlemesini ister. İşin tehlikeli boyutuna bakmadan mecbur olduğu için işi kabul etmek zorunda kalan Duval, çok geçmeden kendisini politik ve son derece tehlikeli bir oyunun içine sokacaktır.