Ragıp Elibol (Kemal Sunal) zengin ve cimri bir işadamıdır. Çocuklarının annesi Melek ile ayrılmış, Dürdane (Yasemin Yalçın) ile evlenmiştir. Oğlu Cengiz üniversitede okumakta, kızı Zeliha ise evde koca beklemektedir. Bir gün Ragıp’a arabalarıyla gezerken çarpar. Aslında yapmak istedikleri ve parasızlıktan yapamadıkları çok şeyleri olan dört genç bu olanağı onun sağlayabileceğini düşünerek Ragıp’ı kaçırırlar. Gizli bir örgüt olduklarını söyleyip fidye isterler. Karısı Dürdane polise haber verir, fidye karşılığı tehdit edildiğini anlatır. Bu fidye işine ailesi ve iş ortağı da dahil tanıdığı herkes sevinir. Hiç kimse de istenen fidyeye katılmaz. Ragıp kendisini kaçıranların sayesinde hiç seveni olmadığını öğrenmiştir. Gençler paradan ümidi kesince Ragıp’ı serbest bırakırlar.

Şarkıcılık yapan Hülya ile zengin bir ailenin oğlu olan Erol birbirlerini severler. Ancak Erol’un babası bu ilişkiyi onaylamaz. Tuttuğu iki adamın yardımıyla Hülya’nın mesleğini bırakıp Erol’u terk etmesini sağlar. Bu yüzden Hülya intihara kalkışır. Son anda kendisini Doktor lakaplı bir adam kurtarır. Hülya, Doktor’la beraber yeni bir hayata başlayacaktır.

Filmde, köyden İstanbul’a göç eden bir ailenin yaşadıkları konu edilir. Müslüm ve Ayşe, hasta olan annelerini tedavi ettirmek için İstanbul’a giderler. Amcaları Hasan’ın yanına yerleşirler. Ancak bir süre sonra anneleri hayatını kaybeder. Bu yüzden iki kardeş köylerine dönmeye karar verir. Ancak bu süreçte arkadaş oldukları Alev onlara engel olur. İstanbul’da kalmaya karar veren iki kardeşin hayatı tamamen değişecektir.

Reis Bey, görevinde hiç taviz vermeyen kanunlara son derece bağlı ve kararlarında acımasız bir hakimdir. Sanıkların suçlu olduğuna kanaat getirirse, onları idam sehpasına göndermekten çekinmeyen Reis Bey'in hayatı bir katil zanlısıyla ilgili dava sonucu değişir.Tüm deliller, mahkemeye gelen zanlının suçlu olduğunu göstermektedir ve Reis Bey, onu da idam ettirecektir. Sanık, her ne kadar suçsuz olduğunu iddia etse de, 'Merhamet' diye yalvarsa da Reis Bey, kararını verir ve adam, idam edilir. Daha sonra, sanığın suçsuz olduğu anlaşılır.Görevi bırakan Reis Bey, artık hayatını merhamet duygusunun yaygınlaşmasına adamıştır. Belalı insanların bulunduğu bir kahvede insanlara merhameti anlatır. Herkes, Reis Bey'e büyük saygı göstermektedir. Bir gün, bir polis baskını sırasında orada bulunanlardan biri, yanındaki uyuşturucuyu hakimin cebine saklar ve hakim yakalanır. Reis Bey, yıllarca hakim koltuğunda oturduğu mahkemede bir iftira sonucu artık bir sanık olarak yer alacaktır.

Filmde, Yüzbaşı Davut ile altı askerinin köylülerle birlikte Yunan işgaline karşı koymaları anlatılır. 96. Alayın komutanı Yüzbaşı Davut, Çanakkale Savaşı’ndaki kahraman askerlerini toparlamaya çalışır. Bir araya gelen yedi asker köylüleri düşmana karşı örgütler. Köylülerle beraber düşmanın öncü birliğini yok ederler. Düşman, esir aldığı kadın ve çocuklara karşılık askerlerin teslim olmasını ister.

Sibel’in ilk kocası Murat bir iş seyahatinde geçirdiği kazada ölür. Yalnız kalan Sibel kocasının yakın arkadaşı ve iş ortağı Bülent ile evlenir. Aradan beş yıl geçer ve ilk kocası Murat ansızın geri döner. Geçirdiği kazadan kurtulmuş ve yıllarca Sibel’e haber verememiştir. Bir anda iki kocası olan Sibel, iki erkek arasında seçim yapmak zorunda kalacaktır.

Genç bir kadın olan Türkan, ailesinin kaybı ile başa çıkmaya çalışır. Yapayalnız kalan Türkan, teyzesinin yanına yerleşir. Ancak teyzesi onu yanında istemez. Evine taşınan Türkan'a yeğeni gibi davranmak yerine onu evin hizmetçisi olarak görür. Genç bir iş adamı olan Yılmaz, Türkan'ın teyzesinin yan konağında yaşamaktadır. Pek çok kadının ilgisine maruz kalan Yılmaz, onlarca kadının kendisiyle evlenmek istemesine rağmen onun böyle bir düşüncesi yoktur. Ancak Türkan ile tanışması Yılmaz'ın düşüncelerinin değişmesine neden olur. Çevresinde gördüğü hiçbir kadına benzemeyen Türkan, zamanla Yılmaz'ın kalbinde önemli bir yer edinir.

Kentli aydın erkek, kaçacak kadar bunalmış, kendini tecrit etmiş. Kırsal kesimde sıkılan genç kadın ise, daha farklı ve büyük dünyaya gitme çabasında. Birinin kaçtığı yer, öbürünün özlediği yer. Dünyayı yaşanılır halde tutmayı özendiren bu filmde yönetmen Olgaç, insanlar arasında dostluğun ancak sevgiyle var olabileceğini söylüyor.

Küçüksün Yavrum, Temel Gürsu'nun yönettiği 1988 yapımı Türk filmidir. Senaryosunu Safa Önal ve Arda Uskan'ın beraber yazdığı filmin başrollerinde Orhan Gencebay ve Melike Zobu oynamaktadır

Altılı ganyandan servet kazanan bir işçinin hayatı birden değişir. Yoksul işçinin kazandığı parayı duyan herkes etrafını sarar. Birden hiç tanımadığı onlarca akrabası olmuştur. Ama o kıvrak zekasıyla parayı kaptırmadan bu sözde akrabalardan kurtulur. Bir gün tüm mahalleliyi saran at yarışı oyununa merak salar ve işine gitmek için bindiği minibüste oynar. At yarışını tutturur fakat kuponu yatırmadığı için ikramiyeyi alamaz. Niyazi hergün minübüste kupon yaparak kendini sınar fakat kuponu yatırmaz. At yarışlarını izlemeye giden Niyazi tüm atları yine bilir. Buna şahit olan bir adam, at yarışlarını oynatan mafya babası Kazım’a haber verir.

Hilmi Tok milyarder bir iş adamıdır. Birgün tek başına kullandığı arabasıyla kaza yaparak ölür. Tüm mirasını köyde davulculuk yapan oğlu Bayram'a bırakmıştır. Aynı sırada bir gazeteci Çarıklı Milyoner hakkında yalan haberler yazar. Bayram, kim olduğunu bilmeden gazeteci Suna'ya aşık olur.

Filmde, Almanya’dan baldızı gelen bir adamın başına gelenler anlatılır. Ali köydeki karısı öldükten sonra oğlu Nuri ile İstanbul’a yerleşir. Çeşitli işlerde çalışarak para kazanmaya çalışır. Bir gün eski karısının kız kardeşi Anna, İstanbul’a gelir. Ali’nin evinde kalmaya başlar. Ancak Ali, baldızının varlığından rahatsız olur. Bu yüzden Ali, baldızından kurtulmaya çalışacaktır.

Film, zengin bir aileden gelen Doktor Kenan ile yoksul şarkıcı Tango Suzan’ın hikâyesini anlatır. Gezici bir kumpanyada şarkıcılık yapan Tango Suzan, bir temsil sonrasında ayağını burkar. Bu görünmez kaza, Suzan ile Kenan’ın tanışmasına vesile olur. Görür görmez birbirlerine âşık olan Kenan ile Suzan, kısa bir süre sonra evlenirler. Fakat bu evlilik çok uzun sürmez ve Suzan, karnında bir bebekle ortada kalır. Tek başına büyüttüğü kızı Oya, kolejden sonra Erol adında bir gençle yakınlaşır. Fakat Suzan’ın yaşamı onun ilişkisini de gölgeleyecektir.

Genç bir fabrika işçisi ile daha iyi bir hayat için can atan genç bir kızın hikayesi.

Biri ama olan iki kız kardeşin dramatik öyküsü.

Alinin anne ve babası akraba olduğu için zihinsel engelli doğdu. Bir daha çocuk sahibi olmak istemeyen babası Osman adında bir yetim evlat edinir.

Filmde, tesadüfen hayatları kesişen Melike ile Cafer’in hikâyesi anlatılır. Melike babasını, Cafer de annesini kaybetmiştir. İkili mezarlıkta karşılaşır. Melike, babasının gazetesinde çalışmaktadır. Cafer ise bir kasa imalathanesinde kilit ustasıdır. Melike’nin amcası Bekir, Melike’nin babasından kalan bütün serveti kendi üzerine geçirmeyi plânlamaktadır. Gazetede çalışan Murat bu durumu fark eder. Fakat satış evrakını ele geçirmek için Bekir’in kasasını açmak gerekir. Melike’nin aklına kasayı Cafer’in açabileceği gelir. Dobralığı ve dürüstlüğü yüzünden başı türlü belalara giren Cafer ise bu işi de eline yüzüne bulaştıracaktır.