Zamanını kasabanın bilardo salonunda geçiren işsiz güçsüz Rusty James, yıllardır Kaliforniya'da bir nevi sürgün hayatı yaşayan ağabeyi Boy'un dönmesini beklemektedir. Çete savaşlarının karizmatik lideri Boy, Rusty için hep bir rol modeli olmuştur. Boy gerçekten de döner ama işler Rusty için daha iyiye gitmez. Çünkü hem gençler arasında çete savaşlarının dönemi kapanmaktadır yavaş yavaş hem de dünya iki kardeşin birlikte büyüdüğü dünya değildir. Hem dışarda, hem de kendi içlerinde!

New York, Harlem'deki The Cotton Club isimli caz klübüne gelen müşterilerin ve klübün işletmecilerinin hayatına Jazz müziği penceresinden bakıyor...Başarılı müzisyen Dixie Dwyer, kariyerine yardım sağlaması için mafyayla beraber çalışmaya başlar. Ama mafya lideri Schultz'ın kız arkadaşına aşık olunca işin rengi değişecektir...

Ypsilanti, Michigan, 1945. Engineer Preston Tucker dreams of designing the car of future, but his innovative envision will be repeatedly sabotaged by his own unrealistic expectations and the Detroit automobile industry tycoons.

Temmuz, 1943: Japon ordusu kaçmakta. Burma’daki bir müfreze moral bulmak için şarkı söylemektedir. İlham, kopuzu kendi başına öğrenen kopuzcudan, Mizushima’dan gelir. Savaşın sonunda, müfreze Mudon esir kampından ülkelerine geri gönderilmeyi beklerken, Mizushima, bir dağın etrafını sarması gereken bir Japon topluluğunu ortada kalmaları için ikna etmek üzere gönderilir. Fakat bunu başaramaz, İngilizler saldırıda bulunur, bir çok kişi ölür ve arkadaşları Mizushima’nın öldürüldüğünü sanır. Fakat o kurtulur ve bir Budist rahip kılığına bürünür. Arkadaşlarına katılmak için Mudon yolundayken, sürekli gördüğü ölü Japon askerleri onu çok etkiler. Bunun üzerine, arkadaşları onun kendileriyle birlikte Japonya’ya dönmesini isterken; o, kemik ve bedenleri gömen bir dindar hayatı yaşamaya yemin eder.

Doktor kılığında bir veteriner, bir yarış atı sahibi ve arkadaşları, uyumsuz bir yarış atının yardımıyla bir sanatoryumu açık tutmak için mücadele ederler.

Jim Thompson’ın ucuz roman kıvamındaki Pop’tan ilham alan Bertrand Tavernier’in Coup de torchon’u (Clean Slate) Güney Amerikalı’dan Fransız Batı Afrikalı’ya kalpsiz bir katile dönüşen beceriksiz bir polis şefi ve onun kavgacı metresi hikayesini, ustalıkla aktarıyor.

Kaktüs Çiçeği çılgın ve karmaşık durumların oluşturduğu ve ilk oyunculuğunda Akademi Ödülü (En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu) kazanan Goldie Hawn’un budala bir karakteri canlandırdığı harika bir komedidir. Walter Matthau, çok nazik dengeler üzerine kurulmuş planı, beklenmedik durumlar karşısında çöken, keyfine düşkün bekâr dişçi Julian Winston’ı canlandırmaktadır. Winston, bir karısı ve çocukları olduğunu söyleyerek şaşkın sarışın metresi Toni’yi (Hawn) kandırmaktadır. Ama kendisi uğruna intihar girişiminde bulunduğunu öğrenince onunla evlenmeye söz verir. Aile yıkan biri olmayı reddeden Toni, Winston’ın karısıyla tanışmakta ısrarcıdır. Bunun üzerine Winston katı ve ciddi hemşiresi Stephanie’yi (Ingrid Bergman) karısıymış gibi davranmaya ikna eder. Winston’ın planı herkes için hiç beklenmedik dönüşümlere ve sürprizlere yol açar.

A young man finds himself attracted to a cold and unfeeling waitress who may ultimately destroy them both.

A Japanese photojournalist revisits Vietnam after the liberation to document the nation, and begins following and documenting the young children from a poor Vietnamese family.

A retired professor of American origin lives a solitary life in a luxurious palazzo in Rome. He is confronted by a vulgar Italian marchesa and her lover, her daughter and her daughter's boyfriend, and forced to rent to them an apartment on the upper floor of his palazzo. From this point on his quiet routine is turned into chaos by his tenants' machinations, and everybody's life takes an unexpected but inevitable turn.

A Shakespearean actor takes poetic revenge on the critics who denied him recognition.

While a South Korean man wanders the city in search of the woman he just broke up with, she successively meets and flirts with two men who claim to have met her before.

After a mid-air collision, an uncontrollable passenger plane with 90 souls on board speeds through the skies over Germany. The impact point for the inevitable plane crash is easily calculated: the center of Berlin. Now the race is on to prevent the catastrophe. Will the plane have to be shot down by fighter pilots?

Two San Francisco detectives want to bring down a local hijacking boss. But they'll have to get to him before a hitman does.

Ivanhoe Martin arrives in Kingston, Jamaica, looking for work and, after some initial struggles, lands a recording contract as a reggae singer. He records his first song, "The Harder They Come," but after a bitter dispute with a manipulative producer named Hilton, soon finds himself resorting to petty crime in order to pay the bills. He deals marijuana, kills some abusive cops and earns local folk hero status. Meanwhile, his record is topping the charts.

When a suburban couple goes camping for the weekend at a remote beach, they discover that nature isn't in an accommodating mood.

25 Ekim günü öğleden sonra, Transcontinental Express, Cenova istasyonundan bin kadar yolcuyla hareket eder. Paris, Brüksel, Amsterdam, Kopenhag ve Stockholm güzergahını izleyecek olan trene ölümcül bir virüs taşıyan mahkum gizlice biner ve mikrobu trendeki yolculara bulaştırmaya başlar. Salgın yayılırken tek çare kalmıştır, ya tren yok edilecek, ya da tüm vagonlara geçmeden acil bir önlem alınacaktır.

Napoleon'un ordularında görevli genç teğmen Andre Duvalier (Jack Nicholson), bir çatışma sonrasında birliğinden ayrı düşerek Koblenz adlı küçük bir kasabada, bölgenin soylularından Baron von Leppe'nin (Boris Karloff) şatosuna sığınır. Helene (Sandra Knight) adlı genç bir kızın zaman zaman ortaya çıkıp kaybolmasıyla başlayan gizemli olaylar teğmen Duvalier'in ilgisini çeker ve kendisini bir anda Baron'un karanlık geçmişine doğru birbiri ardına açılan sır perdelerinin arasında bulur.

Ailesi İtalya'dan Arjantin'e, oradan da New York'a göç eden 17 yaşındaki toy delikanlı Bernie, bir süredir kayıplara karışmış olan ağabeyini bulmak için Buenes Aires'e gider. Ağabeyini bulduğunda kendi beklentilerine uymayan bir kişilik görür. Ağabeyi Tetro, havai ve melankolik bir şairdir ve kız arkadaşı Miranda ile birlikte yaşamaktadır. Bernie onların yanında yaşamaya başlar ve ağabeyi ile ortak geçmişlerini sorgulamaya koyulurlar.

Hem kolektif hem de kişisel inanç ve pratikleri şekillendiren ve meşrulaştıran ideolojinin labirent kalbine bir yolculuk: Slovenyalı filozof ve psikanalist Slavoj Žižek, popüler kültüre karşı bulaşıcı bir heves ve doymak bilmez bir iştahla, sinema tarihinin en önemli filmlerinden birkaçını analiz ederek sinemasal anlatının hakim etik ve siyasi fikirleri güçlendirmeye nasıl yardımcı olduğunu açıklıyor.